Kayıtlı: 0 öğrenci
Dersler: 12
Seviye: 9. Sınıf

 

Tarih ve Tarih Bilimi

 

Tarih en basit ifadeyle “geçmişin bilimi” olarak tarif edilir. Ancak tabii ki bu eksik bir tariftir. Tarih, insanların, toplumları etkileyen faaliyetlerinden doğan olayları; zaman ve yer göstererek anlatan, olaylar arasındaki nedensel ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkileşimlerini gösteren bir bilim dalıdır. Tarih, geçmişin olaylarını, kaynak malzemelerin eleştirel bir incelemesine dayanarak, kronolojik bir tutarlılık içinde irdeler, genellikle bunların nedenleri konusunda açıklamalarda bulunur.

 

Tarihçi olayları bizzat görme imkanına sahip değildir. Yani bir fizikçi veya bir kimyager gibi laboratuvarda gözlemleme imkanından mahrumdur. Ancak, olayları gözlemleyenlerin bıraktıkları belgelere dayanarak takip etmek mümkündür. Geçmiş ise herkese farklı bir ışık altında görünür. Tarihçi yazmış olduğu eserinde mutlaka kendi duygu ve düşüncelerine de yer vermiştir.

 

Tarihin konusu tabiatıyla geçmiş zamandır. Bizden önce yaşamış insan topluluklarının yaşayış biçimleri, yapmış oldukları savaşlar, barış ve antlaşmalar tarihin başlıca konularıdır. Bilim ve sanat dallarındaki gelişmeler ile toplumların din ve inançları gibi konular da tarihin inceleme alanına girmektedir. Tarihin asıl konusu gelişmelerdir. Eğer insanoğlu yeryüzünde ortaya çıktığı ilk haliyle kalsaydı tarih de olmazdı. Çünkü bu durumda incelenecek bir konu olmadığı gibi bunu sonraki kuşaklara aktaracak yazı ve diğer kültür ürünleri de olmazdı.

“Tarih bilimi geçmişteki olaylarla ve bu olayların zaman içindeki akışıyla ilgilenir” tanımlaması, tarihin konusunun belirlenmesi bakımından yeterli değildir. Çünkü dünyadaki olaylar sadece insanlar tarafından meydana getirilmemişlerdir. Bir de tabiat olayları vardır ki bunlar insanın iradesi dışında meydana gelirler. Tarih ise insanların faaliyetleri neticesinde meydana gelen olaylarla ilgilenir. Tarih bilimi, sadece bir olaylar dizisini değil, insanların düşüncelerinin ifadesi olan ve zamanla ortaya çıkan olayları; insanların yönlendirdiği sosyal gelenekleri konu edinir. Bunları şekillendiren kanunları bulmayı, gelişme-çöküş, tekamül-yozlaşma sebeplerini ve aşamalarını açıklığa kavuşturmayı amaç edinir.

 

İnsanlar farklı ruh yapılarına sahiptir ve tarihi olayların meydana gelmesinde insanların ruhi hallerinin rolleri bulunduğu inkar edilemez. Şu halde tarihçi, sadece fikirlere ilgi duymayıp, bu fikirlerin içinde duygu ve heyecanın köklerine de inmelidir. Ancak insanlar, farklı ruh yapılarına sahip oldukları için, her yeni durumda ve meydana gelen olayda, insanların ruhi halleri de farklılık gösterir. İnsanların farklı psikolojik yapıları olduğu gibi, toplumların da farklı psikolojik yapıları vardır. Tarihçilerin toplum psikolojisini de gözden uzak tutmaması gerekir.

 

Tarih biliminde, neden-sonuç ilişkisi büyük önem taşır. Tarihi bir inceleme bir ölçüde nedenlerin incelenmesidir. Çünkü her tarihi olayın mutlaka bir nedeni ve sonucu vardır. Tarihçi olayları neden-sonuç ilişkileri içinde ele alır. Elbette tarihi olaylarda zaman ve yer çok önemlidir. Fakat tarih bilimi sadece tarihi olayları bir zaman cetveliyle ortaya koymak değildir. Tarihçi incelediği dönem ve kişileri kendi çağlarının koşulları içinde anlayabilmelidir. Tarihçi sadece olayları ve bu olayların neden ve sonuçlarını ortaya koymakla yetinmez. Tarihi olayların dünden bugüne ve yarına aktığının bilincinde olan tarihçi mutlaka tarihte bir “eğilim” arar. Eğilim, olayların akış yönüdür. Tarihin eğilimleri tarihçinin dünü, bugünü ve bir geleceği anlamasında önemli ipuçları verir.

 

Tarih sadece geçmişteki olaylar dizisi olmadığı gibi, tarih bilimi de boş yere zaman harcanan basit bir uğraş değildir. Tarih bilimi, insanlara doğru sonuçlara varmaları için yön veren bir düşünce tarzıdır. Geçmişini bilmeyen, kendisini tanımayan bir toplum, tıpkı hafızasını kaybetmiş bir insan, ırmağın akıntısına kapılmış bir dal parçası gibidir. Bütün insanların veya toplumların, geçmişten cesaret almaya, onu öğrenmeye ve bu suretle tecrübe kazanmaya ihtiyacı vardır. Gerek tek tek bireyler, gerekse toplumlar, ne olduklarını ve nereden geldiklerini bilmeye, öğrenmeye merak ve ihtiyaç duyarlar. Tarih biliminin, bu ihtiyacın giderilmesiyle sağladığı manevi tatminin yanında, birtakım pratik faydaları da vardır. Zira insanlar kendilerinden öncekilerin tecrübelerinden istifade ederler. Bu da onların yazıp bıraktıkları belgelerle, yani tarihi kaynaklar sayesinde olur. Eski tecrübeler ise mevcut duruma ve geleceğe ışık tutar, yeni gelişmelere yön verirler. Geçmişin bilinmesi, bugünkü değerlerin daha iyi anlaşılmasını sağlar. Ayrıca tarih bilimi, insanlarda ahlak şuurunu uyandırıp, manevi değerlerin gelişmesinde rol oynar. Aileden başlayıp millete doğru gelişen bir sevgi ve bağlılığın doğmasına imkan hazırlar.

 

Tarih bilimi, insanlara milletlerin geçmişteki yaşantılarını ve diğer devletlerle olan ilişkilerini öğretir. Geçmiş uygarlıkları tanıtır. İnsana, geçmişini değerlendirme ve geleceğini daha iyi biçimlendirme konusunda yardımcı olur. Geçmişini iyi bilen toplum, geleceğini daha sağlıklı bir şekilde biçimlendirebilir. Tarih, insanlığın belleğidir. Ortak duygular yaratır ve geçmiş ile gelecek arasında bağ kurar.

TARİH VE ZAMAN- TARİH BİLİMİNE GİRİŞ

1
İnsanlığın Hafızası Tarih
2
Tarih Nedir Ve Tarihin Farklı Tanımları
3
Tarih Öğrenmenin Amaçları
4
Tarihi Olayların Değişebilirliği
5
Tarihi Olayların Değerlendirilmesi
6
Tarihin Kaynakları
7
Zamanın Taksimi
8
Türklerin Kullandığı Takvimler
9
Tarih Yazıcılığı
10
Tarihe Yardımcı Bilim Dalları
11
Tarihin Sınıflandırılması
12
Tarih Felsefesi

Tarih, geçmişte yaşamış insan topluluklarının, her türlü faaliyetlerini yer ve zaman belirterek, sebep-sonuç ilişkisi içinde, belgelere dayalı tarafsız olarak inceleyen bilim dalıdır. Tarih, bütün yönleriyle insanlığın geçmişini inceler. Tarih, geçmişle gelecek arasında bir köprüdür.